Şimdi cübbe almamız gerekmekteydi. Kitaplarla birlikte yükümüz epey artmıştı. Gerçi ben bir şey taşımıyordum ama...
"Baba cübbe için nereye gideceğiz?"
"Tabi ki Madam Malkin'in dükkanına. Oradan iyisi yoktur. İlk cübbemi ben de oradan almıştım..."
"Peki baba." dedim hızlıca. Sözünü kesmeseydim eminim daha konuşacaktı.
Dışarıdan mükemmel görünen dükkanın kocaman kapısına doğru yöneldim. En önde ben vardım, beni babam, babamıysa annem izliyordu.
İçerisi de dışarısı kadar mükemmeldi. Düzen harikaydı. *Ne de olsa bir bayanın dükkanıydı.* diye mantık yürüttüm.
Renk renk cübbeler itinayla ütülenmiş raflarda duruyordu. Renklilerin yanı sıra iç karartan siyahlıkta cübbeler de vardı. Kısaca her zevke uygun...
Madam Malkin diğer müşterilerini uğurladıktan sonra bize yöneldi.
"Nasıl yardımcı olabilirim?"
"Şey... Ben Hogwarts'a kabul edildim ve..."
"Demek cübbe alacaksın tatlım."
"Şey... Evet."
"O halde en uygun yerdesin."
Hemen önümde bir tabure belirdi. Bayan Malkin üzerine çıkmamı işaret etti kafasıyla. Çünkü benden epey uzundu.
İşaretiyle, hemen çıktım tabureye.
Şöyle bir ölçtü bedenimi. "Hemen geliyorum, tatlım." dedi ve kayboldu. Yaklaşık bir dakika sonra elinde bir cübbeyle önümde belirdi.
İrkilmiştim onun bu ani hareketiyle. Bana bakıp sadece gülümsedi ve cübbeyi bana doğru uzattı.
"Dene tatlım. Bakalım olacak mı?"
Annemin de yardmıyla giydim. Biraz dar gelmişti.
"Bu biraz dar sanki daha büyüğü yok muydu acaba?"
"Tabi ki var hayatım. bir dakika."
Biren yine kayboldu. *Bu sefer daha uzundu sürmüştü sanki gelmesi.* diye düşünürken birden önümde belirdi. Artık alışmıştım ani kaybolup belirmelere.
"Umarım bu tam olur." dedi elindeki cübbeyi bana uzatarak. Denedim. Bu sefer gerçekten tam olmuştu. *Nedense bugün hep ikinci denemeler tam oluyor.* diye düşündüm. Gerçekten de öyleydi. Cübbeyi çıkardım ve Bayan Malkin'e uzattım.
Bayan Malkin itinayla katladı ve bir poşete koydu, anneme uzattı. Ayrıca poşete bana uygun bir pelerin de koymuştu.