Godric's Hollow RPG
Hogwarts'tan En İyi Şekilde Yararlanabilmek İçin Lütfen Üye Olunuz. (:

Saygılarımızla,

Godric's Hallow RPG Yönetimi.
Godric's Hollow RPG
Hogwarts'tan En İyi Şekilde Yararlanabilmek İçin Lütfen Üye Olunuz. (:

Saygılarımızla,

Godric's Hallow RPG Yönetimi.
Godric's Hollow RPG
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Godric's Hollow RPG

Sihir Dünyası Artık Bir Adım Ötede...
 
AnasayfaKapıAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Görev...

Aşağa gitmek 
3 posters
YazarMesaj
Chris Joshua Potter
Biçim Değiştirme Profesörü
 Biçim Değiştirme Profesörü
Chris Joshua Potter


Mesaj Sayısı : 68
Kayıt tarihi : 22/12/10
Yaş : 26
Nerden : İstanbuL

Görev... Empty
MesajKonu: Görev...   Görev... Icon_minitimeCuma Ara. 24, 2010 6:27 pm

Kurgu: Chris Joshua Potter, ZümrüdüAnka Yoldaşlığı'nda kendisine verilen görevi yerine getirmek için, görev yerine gelmiştir.

Mekan: Spinner's End-Çocuk Parkı'nın Önü

Zaman: Öğleden sonra-Gece vakti



Vakit, iyice ilerler ve Güneş, artık çaresiz bir şekilde denizin içine batar gibi olurken Chris, tüm bu güzelliği küçük ve tek odalı evinin penceresinden izliyordu. Hava yavaş yavaş kararıyordu: Etraftaki aydınlatıcı ışıklar birer birer azalıyor ve evin manzarasının hemen başucundaki Çocuk Parkı’nda neşe ile oynayan çocuklar artık üçerli beşerli gruplar halinde evlerine dağılıyordu. Chris, kendi çocukluğu ile onların çocukluğunu karşılaştırınca içten içe talihine lanetler yolluyordu: Bir yanda yeşillikler içine gömülmüş Çocuk Parkı’nda her gün oynayan, mutluluk ve sevinç içinde büyüyen çocuklar, bir yanda ise daha 1 yaşındayken annesiz ve babasız kalmış, ünlü Harry Potter’ın kardeşi olarak insanların çıkarlarına göre sevdikleri ya da sevmedikleri, kara bulutlar altında çocukluğunu geçirmeye zorlanmış bir Chris. Evet, Hogwarts’ta arkadaş bulmak onun için o kadar zor olmuştu ki... Ama bir arkadaşı vardı ki, ona canını bile emanet edecek kadar güveniyordu. O, muhteşem bir arkadaştı, kötü günlerinde her zaman yanında olmuş gerçek bir arkadaştı Hillary onun için. Daha sonra da tesadüfi bir gün, soğuktan donmamak için koştura koştura Hogsmeade’de en yakınında bulunan, karla kaplı kaldırımların yukarısındaki Madam Puddifoot’un Çay Dükkanı’nın içerisine girmişti ve orada hayatını paylaşacak insanı bulmuştu: Arcene. İlk görüşte aşk...Belki de ilk defa orada mutlu hissetmişti kendini Chris. O kızıl saçlı ve mavi gözlü sevgilisinin yanındayken ilk defa mutluluğu tatmıştı belki de...İşte bu aşk olmalıydı...
***

Saatin yelkovanı, ilerlemekte isteksiz olan akrebi almış götürmüş ve 12’nin üstüne getirmişti.Saatin tik takları gecenin karanlığında tek ışık kaynağı olan Ay ışığının hafifçe içeri süzülen parıltısına bir melodi oluşturmuş, Chris pencere pervazında uyuyakalmışken gözüne hafifçe vuruyordu. Bir süre sonra bu karışım galip geldi ve Chris yavaşça uyandı, gerildi. Pencereden dışarıya baktı: Gece karanlığında hiçbir şey gözükmüyordu ufak tefek şeyler hariç. Sarı gözlü, beyaz pamuk gibi bir kedi Çocuk Parkı’nın önünde kendi halinde miyavlayarak dolaşıyordu. İşte ne olduysa o an oldu: Siyaha bürünmüş Çocuk Parkı’nın arkasından çıkan yeşil bir ışık doyumsuz karanlığın içinde hafifçe süzülerek yaklaştı, kediyi vurdu. Vurur vurmaz da kedi cansız halde parke kaldırımlara yığıldı.
***

Chris, heyecanlanmış ve merak halinde kalmıştı: O kediyi vuran kim olabilirdi? Burası, Spinner’ End, genelinde Mugglelara ait bir yerleşim yeri gibi görünse de burada yaşayan cadı ve büyücülerin sayısı hiç de az değildi. Burası, sabah cıvıl cıvıl çocuklara bürünürken, geç saatlerde aşırı bir tenha mekan oluyordu. Chris, bir görev üzerine buraya gönderilmişti: Bu mekanın tenha olması, Ölüm Yiyen’lere avantaj sağlayabilirdi ve Chris, işte bunu kanıtlamak amacıyla gelmişti buraya. Belki de bu tez kanıtlanmak üzereydi, belki de o kediyi bir Ölüm Yiyen topluluğu öldürmüştü. Bunu anlamanın tek yolu, oraya gitmekti...



Not: Devamı gelicektir...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Arcene Luminary Pattinson
St. Mungo Baş Şifacı
St. Mungo Baş Şifacı
Arcene Luminary Pattinson


Mesaj Sayısı : 52
Kayıt tarihi : 21/12/10
Yaş : 26
Nerden : Manhattan

Görev... Empty
MesajKonu: Geri: Görev...   Görev... Icon_minitimeC.tesi Ara. 25, 2010 12:50 pm

Uzunluk küçük yazı görünümünden dolayı kısa görünsede yeterli derecede.
Rp'de konuşmanın geçmemesi biraz kötü.
Renklerin uyumu harika.
Betimlemeler var.
Okurken zevk aldım.
Kurgu ; normaldi.
Bu arada kurgu,yer ve zaman belirtilmiş.BU İYİ !
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Albus Dumbledore
Hogwarts Müdürü | Baş Root
Hogwarts Müdürü | Baş Root
Albus Dumbledore


Mesaj Sayısı : 241
Kayıt tarihi : 17/12/10
Yaş : 25
Nerden : Godric's Hallow.

Görev... Empty
MesajKonu: Geri: Görev...   Görev... Icon_minitimeC.tesi Ara. 25, 2010 12:58 pm

RP Seviyesi: - Gayet iyi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://godricshollow-rpg.yetkin-forum.com
Chris Joshua Potter
Biçim Değiştirme Profesörü
 Biçim Değiştirme Profesörü
Chris Joshua Potter


Mesaj Sayısı : 68
Kayıt tarihi : 22/12/10
Yaş : 26
Nerden : İstanbuL

Görev... Empty
MesajKonu: Geri: Görev...   Görev... Icon_minitimeCuma Ara. 31, 2010 5:22 pm



[size=12]Chris, siyah gömleğinin üzerine siyah pelerinini attı ve hızlıca küçük evden dışarıya çıktı. Dışarısı, karanlığa malup olmuştu. Chris, hiçbir ışık olmadığından burnunun ucunu bile görmüyordu. İşte o sırada havaya fırlayan yeşil bir ışık ve bir çocuğun karanlığı delip geçen acıklı sesi Chris’i kendine getirdi.


Chris, Karanlık Laneti’n havada bir kurukafa oluşturup pırıl pırıl parladığı yere baktı. Tez kesinleşmişti, burada Ölüm Yiyenler vardı. “İşte zamanı geldi.” diye düşündü Chris kendi kendine. O düşüncelerden onu uzaklaştıran ise bir Muggle kamyonu oldu. Parkın karşısındaki caddede son sürat ilerleyen bir kamyon, kontrolden çıkmış bir şekilde resmen Chris’e doğru uçuyordu. Şoför, umursamaz görünüyordu. Chris, bunun nedenini anlamamıştı. Ama şimdi bunu düşünmenin sırası değildi. Yandaki parke kaldırımlara atlamak imkansızdı. Aklına tek bir şey geldi Chris’in: Olduğu yerde parmaklarının ucuyla döndü ve caddenin arka tarafında, dönmesiyle bir vakitte tekrar ortaya çıktı. Cisimlenme, onu bu kazadan kurtarmıştı. Kurtulmanın verdiği rahatlık, kamyon şoförünün İmperius Laneti’nin etkisi altında olduğunu anlattı Chris’e.

Sinirlenmiş ve nefret etmişti Chris. Artık vakit gelmişti. Karanlığın içinde biri görecekmiş korkusuyla hareket eder gibi yavaş yavaş koşmaya başladı. Karanlık Lanet’in oluştuğu yere gelince etrafa bir göz attı kör karanlıkta görebildiği kadar: Burası eski bir fabrikanın, duvarları pas tutmuş, çimenleri solup sararmış, etrafa dökülmüş cam parçaları ile daha da çirkin bir görünüm kazanmış bahçesiydi. İşte o an Chris’in kulağına bir ses çalındı: Bir gıcırtı: Bir kapının kapanması...

Hızlıca arkasını döndü. 6 kukuletalı, siyahlara bürünmüş, ellerinde asa olan birileri yavaşça ona yaklaşıyordu. Etraf bir anda beyaza büründü ve Chris’in gözleri kamaştı bir an için. O kadar ani olmuştu ki... Arka duvarda duran 2 Muggle cesetini görmesi uzun sürdü Chris’in. Bunu görünce daha da kızdı ve asasını bir hışımla çekerek en soldaki Ölüm Yiyen’e doğrulttu:

“Sectumsempra!” dedi ve Ölüm Yiyen, Chris’in asasından çıkan sarı bir ışığa maruz kalarak, vücudu bir kılıçla bölünüyormuş gibi parça parça olmaya başladı.

İşi zordu Chris’in. 1’e karşı 5 kişiyle savaşıyordu şu an. Üç Ölüm Yiyen’in asasından çıkan Sersemletme Büyüsü’nden yana atlayarak kurtuldu ama lanetler bitmiyordu. Kafasına doğru gelen Beden Kilitleme Büyüsü’nden bir Kalkan Büyüsü ile kurtularak karşı saldırıya geçti:

“Locomotor Mortis!” dedi ve bir Ölüm Yiyen bacakları kitlenerek yüz üstü yere düştü.

“Crucio!” Bu Affedilmez Lanet, bu sefer Chris’i vurdu ve Chris büyük bir acıyla yere yığıldı. İşte o an fabrikanın pas tutmuş, zayıf duvarları büyük bir gümbürtüyle yere yığıldı. İki dev, fabirkanın içinden çıkarak etrafa bakmaya başladılar.

Onların oluşturduğu enkaz, Chris’in işine yaradı ve toparlanarak ayağa kalktı. Kalkar kalmazda asasını karşısındaki Ölüm Yiyen’e doğrulttu:

“Sersemlet!” Çıkan kırmızı ışın, kukuletalı adamı vurdu ve o yere yığıldı. Ama geri kalanıyla Chris, tek başına uğraşamazdı. O yüzden iki büyük adım attı ve havaya bir Anka Kuşu olarak yükseldi.

Yukarıya doğru kanat çırparak aşağıdaki Ölüm Yiyenler’in son büyülerinden kurtularak gecenin karanlık atmosferinde, kırmızı sarı tüyleri olan bir Anka Kuşu olarak çok göze çarpıyordu Chris. İşte, tam o bunu düşünürken arkasından 8 Ölüm Yiyen, süpürgelerin üstünde, ellerinde asalar onu takip ediyordu. Havada ardı ardına yeşil renkli büyüler uçuşmaya başladı. Öldürmek için savaşıyorlardı. Yakalamak, esir almak için değil...Öldürmek için... Chris onları bir numarayla Grimmauld Meydanı’na çekmeye çalışıyordu ama bu çok zor bir işti. Sürekli havada kavisler çizerek kaçmaya çalışıyordu Chris, büyülerden ama gittikçe bu imkansızlaşıyordu. Ve en sonunda, bir Koparma Büyüsü Chris’in kanadına sürtündü. Tam olarak etki etmemişti ama kanadını çırpamıyordu Chris.

Darbenin etkisiyle iyice aşağı düşüyor, yükseklik kaybediyordu her saniye. Tek kanatla kendine yön veremiyordu ve boş bir binanın çatısı, inmek için zorunlu hale gelmişti. Çatıya yaklaşıp, arasında 5-10 cm kalınca tekrar eski haline dönüştü. Animagus olmanın bir özelliği, insan bedeni ile dönüşülen hayvan bedeni arasında, birisine hasar geldi miydi diğeri de etkileniyordu. İşte bu yüzden Chris, sol kolunu kullanamıyordu.

O kendini çatıya bırakmayı başardı ama bunu tek yapan o değildi. Arkasında onu kovalayan Ölüm Yiyenler, birer birer taştan yapılmış çatıya indiler gecenin karanlığında. Ve ardından da hepsi sırayla süpürgelerinden indiler. O sırada, arkada 6 Ölüm Yiyen daha belirdi. Cisimlenmişlerdi elbette.

Chris yavaşça ayağa kalktı ve karşısındaki maskeli insanlara baktı. Hepsinin elinde bir asa vardı. Ona doğrultmuşlardı. Ne sanıyorlardı ki? Bir ödlek gibi hemen teslim mi olacaktı? Öğrencilerine cesareti, cesur olmayı öğretmeyi amaçlamış bir kişi, kendi korkakça davranarak buna tezat mı oluşturacaktı? Asla böyle bir şey olamazdı. Evet, onlar 14 kişi iken Chris sadece bir kişiydi. Evet, Chris bir kolunu kullanamıyordu ama bu teslim olacağı anlamına asla gelmezdi.

Soğuk gecenin karanlığında konuştu ağzından buhar çıkartarak:

“Gerçekten çok cesursunuz.” Dedi nefret, tiksinme dolu bir sesle.

Ölüm Yiyenler, buna karşılık gülmeye başladılar. Chris, artık çok sinirlenmişti:

“Aqua Erecto!” Bu laneti yapar yapmaz asasından kaynar bir su fışkırmaya başladı Chris’in. Ardından çok sıcak bir ateşe dönüştü bu lanet. Bu ateş, arkadaki 4 Ölüm Yiyenler’e gitti ve onları bir süre bununla oyalamaya başladı.

O sırada Chris, en önde lanete büyük bir şaşkınlıkla bakan Ölüm Yiyen’e asasını doğrulttu:

“Sersemlet!” Bunu yaptıktan sonra onun arkasındakine;

“Petrificus Totalus!” Bu iki lanet de etkisini gösterdi ve iki kişi karanlıkta çıkan büyük bir sessizliğin içinde ancak oluşabilmiş bir gürültüyle yere yığıldı.

Ama artık Ölüm Yiyenler ayaklanmaya başladılar. Art arda gelen lanetler den kaçmak çok zordu. Çünkü bir yandan da sol kolunun acısını gidermeye çalışıyordu. Çatıda koşarak lanetlerden sıyrılmaya çalışırken karşısına iki Ölüm Yiyen çıktı. Bir tanesi eliyle maskesini çıkardı, pis bir gülüşle Chris’e baktı. Kurnaz bir suratı vardı, siyah saçları ve siyah gözleriyle karanlığın içine kamufle olmuştu.

“Öleceksin Potter!” dedi pis sırıtışını sürdürerek. Diğer Ölüm Yiyen de:

“Avada Kedavra!” Chris son anda eğdi kafasını ama bir lanetten tam olarak kurtulamadan bir diğerine hedef oluyordu.

“Protego!” Kendisine gelen kırmzı ışın, ters döndü ve sahibini vurdu ve onu yere baygın bir şekilde düşürdü.

Chris, işte tam onun düşüşüne bakarken ard arda gelen iki parıldayan kırmızı ışık onu vurdu. Havada ters taklalar atarak çatının son noktasına geldi. Biraz daha kuvvetli bir büyü olsa yere düşecekti Chris. Ve asası, ona büyük bir cesaret ve güven veren asası elinden düşerek uzanamayacağı bir yere gitti. Sol kolunun üstüne düşmüştü: Acısına dayanamıyordu. Ölüm vakti mi gelmişti? Bu pislik Ölüm Yiyenler’in elinde mi ölecekti? Hayır, asla...

Ölüm Yiyenler yavaş yavaş ona yaklaştılar. Kontrol etmek istercesine birisi eğilip Chris’in suratına baktı.

“Baygın değil ve ölü de değil.” diyerek diğerlerine haber verdi.

“Öldürelim o zaman.” dedi. Diğer Ölüm Yiyenler bunu büyük bir kahkaha ile karşıladılar. En sonunda birisi;

“Hayır. Onu efendimize bırakmalıyız. Ama sadece canını bıraksak yeter herhalde. Ruhu, Ruh Emicileri’in olabilir.” dedi ve asasıyla bir şeyler fısıldadı.

Bunu yapar yapmaz etraf bir anda soğumaya, büyük bir kasvete bürünmeye, insanı yaşamdan uzaklaştırmaya başladı. Ruh Emici ordusu üstüne geliyordu. Yaklaştı, yaklaştı ve en sonunda birisi çürümüş eliyle çenesini tuttu Chris’in. Nefesi ağzına geliyordu, elleri insana tiksinme, nefret, hissizlik aşılamaktaydı.

Chris’in en son aklına gelen şey, dosluk ve aşktı. Hillary ve Arcene... Onlardan sonsuza kadar ayrı olma düşüncesi...Gerçek olamazdı, olmamalıydı...

Mucize...İmkansız...İşte gerçekleşen tek şey o oldu. Havada süzülen bir gümüş Unicorn ve bir gümüş Kızıl Ejder, Chris’i tutan Ruh Emici’yi sanki paramparça etmek istermiş gibi oradan uzaklaştırdı. Ama yeterli değildi çünkü bir sürü Ruh Emici vardı. Ama bu bir umuttu. İşte ölmeden önce son düşündüğü kişiler şimdi yanındaydı. Bunu düşünürek ayağa zar zor kalktı asasına doğru hamle yaptı. O sırada Hillary ve Arcene ardı ardına büyüler yolluyordu, ellerinde asalar, yüzlerinde bir endişe ve nefret ifadesi ile.

Chris asasını aldı, zar zor ayağa kalktı ve o insanı hayattan uzaklaştıran, tüm olumlu duygularını yok eden Ruh Emiciler’e doğrulttu:

“Expecto Patronum!”

Asadan çıkan gümüşi Anka Kuşu, diğer Patronuslar’a katıldı ve Ruh Emiciler’i oradan uzaklaştırmaya çalıştı. Ama yüzlerce Ruh Emici vardı bu kasvetli ortamı sağlayan. Yeterli değildi bunlar...

O sırada işler tekrar onlara dönmeye başladı: Chris’in yanından sanki canlıymış, sanki büyük bir hışımla gidermiş gibi bir gümüş Çatal Boynuzlu Geyik o Patronuslar’a katıldı. Arkasından diğer Patronuslar... En sonunda sevimli gümüş varlıklar, mücadeleyi kazandılar ve Ruh Emiciler’i yok ettiler.

Chris, bu güçlü büyüden sonra dayanamadı, ayakta kalamadı ve yere diz çöktü. İşte arkadaşlık, işte sevgi ve dostluk buydu...

"Zor zamanlarda işe yarayan bir dostluk, bir aşk; her zaman doğrudur..."

[/size]
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Albus Dumbledore
Hogwarts Müdürü | Baş Root
Hogwarts Müdürü | Baş Root
Albus Dumbledore


Mesaj Sayısı : 241
Kayıt tarihi : 17/12/10
Yaş : 25
Nerden : Godric's Hallow.

Görev... Empty
MesajKonu: Geri: Görev...   Görev... Icon_minitimeCuma Ara. 31, 2010 5:39 pm

Vay canına. Olumlu şeyleri anlatan mükemmel bir Role Play; arkadaşlık, sevgi ve dost.

Uzunluk gerçekten "waouw" dedirtecek kadar uzun. Betimlemeler ise kusursuz. Renklendirmeler ise gayet iyi; uyuşuyor fonla. Türkçe kullanımı da gayet iyi; imla hatası göremedim.

Bu Role Play'in tek kötü tarafı; Mekan & Zaman, Kişiler ve Kurgu belirtimi yapılmadı.

Fakat kurgu süper. Ölüm Yiyenler ile savaş; patronuslar, animaguslar..

Kıracağım puanlar gerekli betimlemeler yapılmadığından ve bazı yerlerde anlatım bozukluğundandır.

Role Play Seviyesi ~ - İhtişamlı, şatafatlı.

Role Play Meslek Seviyesi ~ Yazar.

Profesör olmak için rütben yeter, artar bile. Tebrik ederim. Hep böyle devam et. Aferin.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://godricshollow-rpg.yetkin-forum.com
 
Görev...
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Görev

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Godric's Hollow RPG :: Sizin Bölgeniz :: Role Play Tepesi-
Buraya geçin: