Potter Malikanesinde o gün bir heyecan vardı.
Chris, asasını almak üzere bugün Diagon Yolu'na gidecekti.
O tek başına gitmek istiyordu, ama abisi Harry bir türlü buna izin vermedi ve yanında refakatçi olarak gelmeye karar verdi. Böylece ikisi evden çıkarak Çatlak Kazan'a doğru yola koyulmaya başladılar.
20 dakikalık bir yürüyüşün ardından, kocaman Muggle binaları arasında, ufak tefek, sadece büyücü ve cadıların görebildiği bardan-Çatlak Kazan'dan- içeri girerek Barmen Tom'a selam verdiler:
"Merhaba Tom, bugün nasılsın?" dedi Harry.
"Teşekkürler Mr. Potter. Sizi tekrar görmek ne hoş. Bakıyorum, bu sefer kardeşinizle birliktesiniz."
"Merhaba." diyerek Chris de ona selam verdi ve barın arkasındaki tuğladan yapılmış duvara yöneldiler. Harry, asasını çıkararak belirli tuğlalara dokundu ve birden duvarın ortasında büyük bir geçit ortaya çıktı.
"Yürü bakalım, Chris, bütün gün seni bekleyecek değilim."
"Ne kadar da kibarsın bugün!" diyerek abisine bir gülümseme yöneltti.
Diagon Yolu her zaman olduğu gibi ışıl ışıldı ancak bu Chris de, ilk defa geldiği için muhteşem bir hayranlık uyandırmıştı. Harika vitrinlerle süslenmiş dükkanlar, aktarlar, malzeme satıcıları...
Chris, etrafındaki her şeye baka baka ilerliyordu ki abisi bir anda, usulca, bir dükkandan içeriye girdi.
"Bu huyundan nefret ediyorum abi."
"Hayat böyledir Chris, nefretler hiçbir zaman yakanı bırakmaz." diyerek kafası karışmış şaşkın kardeşine göz kırptı.
O anda Mr. Ollivander, arkadaki rafların arasından çıktı ve onları gördü.
"Mr. Potter! Sizi yeniden gördüğüme çok sevindim. Daha dün gibi hatırlıyorum: Dikenli defne ve anka teleği, 28 cm, güzel ve kullanışlı değil mi?"
"Öyle Mr. Ollivander. Şimdi de sıra kardeşime bir asa vermekte."
"Tabii ki Mr. Potter." dedi ve bir asa seçmek için raflara yöneldi.